9 Ocak 2013 Çarşamba

ÜLKÜ PASTANESİ - NALBANTOĞLU BURSA


Hep yemekten gidecek değiliz ya, biraz da tatlı yiyelim tatlı yazalım... (İğrenç bir espiri yaptım farkındayım, ama idare edin artık)

Burası, Bursa'mızın simge yerlerinden biri olan Ülkü pastanesi... Bursa Merkezde Heykeli'in bir üst caddesinde, herşeyi ile güzel bir yer burası. Pastaları, kurabiyeleri ayrı güzel, insanları ayrı güzel buranın...

Benimse, özellikle buraya gelip yediğim tatlı ise "ekler". "Ekler"; bilmeyenler için kısaca tarif etmeye çalışayım, tatlı ve yumuşak ekmeğimsi bir kek içine, vanilyalı bir krema doldurulması ve bu kekin üzerine çikolata sosu dökülmesinden ibaret bir minik pasta. Tabi, işin daha detayı ve bu pastayı bu kadar lezzetli yapan sır, bu işin ustalarında gizli. Neyse efendim, sırlar şu an için benim işim değil. Şu an ben işin yeme ve zevk alma kısmındayım ve bayılıyorum bu pastacığa :) 

Baksanıza nasıl da sıra sıra dizilmişler üst rafta .. Alt raftaki pastaları da sizler de buraya gelirseniz gönül rahatlığıyla deneyebilirsiniz.

Ayrıca selanik gevreği, acıbademi, çikolataları, tatlı ve tuzlu kurabiyeleri, yazın geldiğinizde buz gibi halis muhlis limonatası, ve diğer birçok çeşidiyle her daim burası size en iyisini sunmaya çalışıyor olacaktır.


Gelelim benim buradaki favori tatlım ve de bu sebeple tanıtacağım "ekler"e. Gerçi bu geldiğimde, normal tek porsiyon büyüklükte olan "ekler" lerden yok. Onun yerine minik eklerlerden var. Olsun. Her ikisinden de yıllarca yiyen biri olarak söyleyebilirim ki. Tat farkı yok. 1 adet porsiyon ekler yerine 3 adet minik ekler yediğinizde yeter miktardaki kaloriyi bünyeye alabiliyorsunuz ve bu damakta şenlik uyandıran lezzeti (Mehmet Yaşin usta'ma selam olsun) hissedebiliyorsunuz :) 



Ben de öyle yaptım. 3 adet eklerimi aldım. Acele bir işim olduğu için de pakete koydurup, dükkandan çıktığım gibi de, paketi açıp, işime doğru yola koyulurken eklerleri hiç ettim. Artık daha mutlu bir insandım.

Sizlerin de mutluluğu daim olması dileklerimle, şimdilik hoşçakalın efendim..


TOSTÇU HAKAN - YEŞİL BURSA


Yine güzel Bursam'dan güzel bir lezzet durağı. Küçük fakat lezzeti dilden dile dolaşan bir tostçu burası.
Ben de buranın namını birkaç arkadaştan duydum. Aslında burası benim favori tostçum değil. Öncelikli olarak favori tostçumu burada sizlerle paylaşmak isterdim fakat yolum bir gün kız arkadaşımla buraya düştü.

Dedim ki buraya geldik madem, bu tostu yiyeceğiz. Kaçarı yok :) 

Burası dar bir sokak arasında bulunan küçük bir dükkan. Pek bir albenisi oldğu da söylenemez zaten.
Neyse efendim girdik içeriye, sıcak kanlı bir abimiz karşıladı bizi. Sanıyorum ki bu Hakan abimiz :) siparişler için ne istediğimizi sordu. 
haliyle güzel bir tostu anlamak için, ben bir klasik olan sucuklu kaşarlı tostu tercih ederim. Fakat yine de alışkanlığımdır, bir lezzet mekanına ilk defa gidiyorsam, mutlaka,oranın sahibinde, garsonundan, ya da diğer çalışanlarından bilgi alır, neyi nasıl yapıyorlarmış öğrenmeye çalışırım. Abimizin anlattığına göre burada tost sadece sucuk kaşardan olmuşmuyor. İçinde bir ben yokum sanırım :) Sucuk, kaşar, yağ, kekik, salça, mayonez, ketçap. Buranın simge tostu bu şekilmiş. Biz de standartları bozmayalım, simge tostumuzu isteyelim :)

Siparişimizi verdik, malzeme çeşidi çok olunca, pişirme süresi de uzuyor sanırım, bir miktar bekleyişten sonra tostlarımız geliyor. Yine tostun en güzel yaverlerinden biri olan ayranımızı da söylüyoruz.


Tostumuz bu şekilde geliyor. lezzetli bir görüntüsü olduğu gerçek. Peki ya tattığımızda? Damağımda bıraktığı tadıyla da beni hayal kırıklığına uğratmıyor. Vasat üstü bir tost olduğu su götürmez bir gerçek.Gerçi, bu malzeme cümbüşü biraz damağı yoruyor ama kesinlikle kötü değil.

Sonuç olarak, favori tostçum olur mu? Hayır. Çünkü üzerine gül koklayamayacağım bir tostçum var. (Ki en yakın zamanda da bu tostçuyu paylaşacağım)

Ama kesinlikle, gidilip, bu biraz standart dışı tost yenilmeli bence.

Sağlıcakla ve afiyetle kalınız efendim..


NAMLI CİĞERCİ - BURSA KAPALI ÇARŞI

Öncelikle, Güzel şehrim bursadan bir lezzet durağı paylaşmanın mutluluğunu yaşıyorum. Bunu baştan söyleyeyim :) Ayrıca ciğer gibi, mükemmel ötesi bir lezzeti hakkıyla pişirebilen yer olması dolayısıyla da sevincim ikiye katlanıyor.

Gelelim, Bursa kapalı çarşıda, (Ulucami'nin hemen arkasındaki handa, saatçilerin olduğu çarşıda) miniminnacık bir dükkanı olan Namlı Ciğercisine. Burası öyle küçük ki içeride 5 kişi zor oturur. Fotoğrafta da görebilirsiniz zaten :) 2  kişilik yer zaten dolmuş. Yazın dışarıya atılan 1-2 masa da birkaç fazla misafiri ağırlayabilir ama o kadar. 

Bu yer darlığına rağmen ciğerin lezzeti de bir o kadar geniştir ama. Çok sık olmasa da gelmeye çalışırım buraya. Gerçi öğlen 3 e kadar biten ciğeri ve pazar günleri açık olmaması dolayısıyla ile işimi hiç de kolaylaştırmıyor Namlı Ciğercisi. Buraya gelecekler için de bir dipnot olsun bu :)

Neyse efendim, güzel ibir cumartesi, öğle saatinde, içeri giriyorum, ocağın başında her zaman olduğu gibi, benim anladığım kadarıyla emekli olduktan sonra boş durmayayım diye burayı açmış olan güleryüzlü teyzem duruyor. Fakat bu sefer yine anladığım kadarıyla sürekli ona yardım eden eşi yok. 2 tane genç adam var. Yine anladğım kadarıyla :) bu gençler ya oğulları ya da yeğenleri. Siparişi, masaya götürme, ekmek kesme, kasada durma gibi işler bu iki gençten soruluyor bu seferlik.

Hemen siparişimi veriyorum, 1 porsiyon ciğer, tabi yanında olmazsa olmazı cacık. Bu mükemmel ikilinin yanında daha ne olsun zaten. İşte manzara böyle birşey;


Bu yazıyı yazarlen bile ağzım sulanmadı değil :)

Gel gelelim daha önceleri, burda ciğer biraz daha Edirne usülü tava ciğerine benzer yapılıyordu. Biraz daha ince ve uzun ciğerler vardı. Bu sefer geldiğimde, ciğerler daha küt ve kalın kesilmişti. Üzerindeki un tabakası da iyiden iyiye Arnavut ciğerini andırıyordu. Fakat ben güzel yapılmış bir ciğerin envai çeşit yapılmışını da sevdiğimden, benim için problem yok :) Zaten, ilk ciğer lokmasını aldığınızda, aklınızda hiçbir şüphe sorun da kalmıyor. Nitekim benim de öyle oldu :) Allah'ım bu nasıl bir ciğer, bu nasıl bir lezzet, bu nasıl bir yumuşaklık.. Bir başladınız mı, durmak bilmezsiniz, anca bittiğinde kalan yağı sıyırırken anlarsınız bittiğini.

Bu arada ciğere fazla daldık, cacığı unuttuk :) ama o da güzel, kıvamı yerinde. Salatalıkların uzun uzun rendeden geçmesi yerine, bıçakla küp küp doğranması, salatalığın suyunun, yoğurda geçmesini engellemiş, böylece, yoğurt ile salatalığın ayrı ayrı tadının alınabilmesi sağlanmış. ayrıca üzerine yeter miktarda dökülen yağı ile bir uyum içerisinde.

Sözün özü, burada ciğer yemek gerçekten size zevk verecektir. Ciğer sevenler bilir, ciğer özenle yapılması gereken bir yemektir. Burası da benim şahsi kanatimce, güzel memleketim Bursa'da ciğer yenilebilecek en güzel yerdir.

Tabi, belirtiğim gibi, Bursa'da yenilebilecek en güzel ciğer şimdilik burada, (arayışlarım her zaman devam edecektir tabi) ama en güzel ciğer nerdedir derseniz tabiki Edirne derim :) o da kısmetse ilerleyen zamanlarda bir yazımın konusu olacaktır...

Şimdilik sağlıcakla kalın efendim..


Herkese tekrar merhaba,

Yine hatırı sayılır bir vakit geçti son yazımın üzerinden.. Sebep aslında belli, biraz benim üşengeçliğim.. :)

Ama bu arada boş durmadım. Düşündüm. Mesela, İzmir maceramı tek bir yazıda paylaşmıştım. Fakat, yazımı okuyan çok değerli arkadaşlarımın yorumları, tek yazının çok uzun olduğu ve okunmasının zor olduğu yönündeydi. Ayrıca her yazı için belirli bir etiket adedi koyabildiğimden, bu güzide yerleri internette aratıp da bu etiket vasıtasıyla buraları bulmak isteyenlerin de tam olarak bu özellikten yararlanamayacaklarını farkettim. Bu sebeple bütün bir macera da olsa. Her bir lezzet durağını ayrı ayrı yazacağım.

Ayrıca dediğim gibi boş durmadım, düşündüm tabi düşününce karnım acıktı ben de bu süreçte bir sürü lezzet durağına uğradım.

Daha önceki yazımda İzmir'deki lezzet duraklarından bahsetmiştim. Şimdi sıra geldi memleketime, Güzel Bursam'a. Hiçbir şeye değişmeyeceğim, güzel şehrime..

Bu kısa bilgilendirmeden sonra hadi buyrun bakalım :)